KURUCU YAŞAR BAYRAM 1-ANA SAYFA 2-PEYGAMBERLER 3-ALİMLER 4-EVLİYALAR 5-MEZHEPLER 6-ÖĞÜTLER
1-HZ MUHAMMET 2-ALİMLER 3-EVLİYALAR 4-MEZHEPLER KURUCU YAŞAR BAYRAM SAYFAMIZA
HOŞGELDİNİZ
ein Bild ein Bild

Sitene Ekle...

GÜLLERİN EFENDİSİ  
 
  RİSALEYİ ANLAMA TEKNİKLERİ VE YÖNTEMLERİ 07.05.2025 20:39 (UTC)
   
 

                ÖN SÖZ

Rabbimizin ebedî mesajı yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hadislerinde belirtilen iman ve İslâm gerçeklerini asrımızın anlayışına göre en güzel bir şekilde açıklayan ve ispatlayan Risale-i Nur Külliyatı, yaklaşık bir asırdır okunup anlaşılmaya çalışılıyor.
İlk yazıldığı yıllardan bugüne kadar Risale-i Nur’u okuyanlar çok şiddetli baskılara ve sıkıntılara maruz kaldılar.

Bu yüzden, Risale-i Nur’u okumak isteyen, birçok tehlikeyi, baskıyı ve sıkıntıyı göze almak zorundaydı. Dolayısıyla onu okumak ve anlamak için bir dizi olumsuzluğa katlanmak, bir o kadar sıkıntıyı çekmek gerekiyordu. Bu eserlerin baskısı bile bin bir güçlükle yapıldığı için okumak isteyen bir kimsenin kitap bulması bile zordu. Elle çoğaltıldığı dönemlerde sahip olabilmek için kendi elinizle kendiniz için bir külliyat yazmanız ya da yazan birisinden almanız şarttı. Bırakın eserlerin tümüne sahip olmayı, bir Sözler’e sahip olabilmek bile bir hazine demekti.

Şimdi ise eskiyle kıyaslanmayacak bir rahatlama söz konusu. Artık Risale-i Nur’un tamamını kolayca elde edebilmek mümkün. Üstelik bunları daha iyi anlayabilmek için yardımcı eserlerden CD’lere, güzel okuma mekânlarından internet sitelerine kadar sayısız avantajlarımız var.

Artık bu eserleri elde etmenin ve bulundurmanın bedeli öylesine ağır değil. Büyük bir rahatlama ve imkân bolluğu içinde yüzüyoruz.

Eskilerin Risale-i Nur’u okuyup anlama konusunda çok fazla mazeretleri vardı. Buna rağmen fedakârane hizmet ettiler. Bizimse nefsimizin uydurduğu bahanelerden başka hiçbir mazeretimiz yok.

Eğer iman dersleriyle dostluğumuz yıllardır sürdüğü hâlde bir türlü bu hazinedeki cevherlerin esrarını keşfedememişsek, hata sadece kendimizdedir. Demek ki insanın aklını başından alan muhteşem güzelliklerden uzaklaşmış, ilk günkü heyecan ve cevvaliyetimizi kaybetmişiz.

Çözüm yine bu eserlerin şefkatli kucağına sığınmak, içimizdeki küllenmiş ateşi alevlendirmek, coşkumuzu şahlandırmaktır.

Bu durumda Risale-i Nur’u tanıyan ve okuyup anlama özlemiyle yanıp tutuşanların kendilerine bir hedef ve metot belirleyip ısrarla çalışmalarından başka seçenekleri yok.

Geçen yıllar göz açıp kapayıncaya kadar kaybolup gitti, geleceğin de nasıl bir hızla tükeneceğini biliyoruz. Kendimizi avutmak yerine, bu iman derslerini yeni baştan ve bir yöntem belirleyerek okumaya ne dersiniz?

Bu sorumuza “Evet” diyenler için mütevazı bir metot sunuyoruz. Diyoruz ki, Risale-i Nur’u okumayı ve anlamayı her yerde, her zaman, her fırsatta dile getirelim, âdeta sürekli bir kampanya oluşturalım ve bunu bir şölene dönüştürelim.

Risale-i Nur’dan hissemizin daha çok olduğu günlere ulaşmak ümidiyle Allah’a emanet olun.

Cemil Tokpınar

Önsöz

Yazar: Sorularla Risale, 23-2-2007

Risale-i Nur’u sadece ilmi ve imanı meselelerin ve problemlerin bir çözüm kaynağı olarak değerlendirmek yanlış olur. Belki de onun bu yönü, onda var olan bir çok yönden sadece biridir.

Onun belki de en önemli yönü Rahmeti İlahinin bir davetçisi olmasıdır. (Bunu, herkes kendine göre değerlendirebilir.) Önemli olan; farkında olsanız da olmasanız da, anlasanız da anlamasanız da siz onu okurken Rahmet-i İlahinin kapısını aralıksız çalıyor oluşunuzdur.

Yani siz risale okurken aslında sabırla kutsi bir kapının önünde bekleyip, sürekli kapıyı tıklayan bir insan olarak kendinizi düşünebilirsiniz.
Ama bu hazineden anlam olarak da istifade etmek için 'sözcük sorunu' nu aşmanız gerekli. Aşağıda size sunduğumuz metinleri 2-3 saat dikkatle incelerseniz büyük ölçüde anlama problemini de aşabilirsiniz.

İhlasla bu sabır imtihanını aştığınızda o kapının hem anlama hem de feyiz yönüyle size açıldığını sevinçle göreceksiniz.

Aşağıdaki metinleri hazırlayan ilahiyatçı arkadaşlara teşekkür eder, Say'lerinin meşkûr olmasını Allah(cc)'ın engin Rahmetinden niyaz ederiz.

 

 
Türkçe Metinlere Arapça Ve Farsçadan Geçen Kelimeleri Anlama

Yazar: Abdülcelil ÜNALAN,

28-2-2007

Risale-i Nur’u sadece ilmi ve imanı
 
meselelerin ve problemlerin bir

çözüm kaynağı olarak değerlendirmek yanlış olur. Belki de onun bu yönü, onda var olan bir çok yönden sadece biridir.

Onun belki de en önemli yönü Rahmeti İlahinin bir davetçisi olmasıdır. (Bunu, herkes kendine göre değerlendirebilir.) Önemli olan; farkında olsanız da olmasanız da, anlasanız da anlamasanız da siz onu okurken Rahmet-i İlahinin kapısını aralıksız çalıyor oluşunuzdur.

Yani siz risale okurken aslında sabırla kutsi bir kapının önünde bekleyip, sürekli kapıyı tıklayan bir insan olarak kendinizi düşünebilirsiniz.
Ama bu hazineden anlam olarak da istifade etmek için 'sözcük sorunu' nu aşmanız gerekli. Aşağıda size sunduğumuz metinleri 2-3 saat dikkatle incelerseniz büyük ölçüde anlama problemini de aşabilirsiniz.
İhlasla bu sabır imtihanını aştığınızda o kapının hem anlama hem de feyiz yönüyle size açıldığını sevinçle göreceksiniz.

Aşağıdaki metinleri hazırlayan ilahiyatçı arkadaşlara teşekkür eder, Say'lerinin meşkûr olmasını Allah(cc)'ın engin Rahmetinden niyaz ederiz.

 

Bu çalışma, hiç Arapça veya Farsça bilmeyen bir kişi düşünülerek ele alınmış, elden geldiğince teferruata inilmeden, sadece en çok karşılaşılan belli-başlı kalıplar, bunlar arasındaki anlam irtibatı vs.. yollar göz önüne serilerek “imkana göre en iyiyi yakalama” hedeflenmiştir. Bu şu demektir: Normal şartlarda ancak sözlüğe bakmak suretiyle anlamını bilebileceğiniz pek çok kelimeyi, sözü edilen bazı pratik bilgiler sayesinde, zaten belli oranda bildiğinizi ortaya koyabilmektir. Bu sağlanabildiği takdirde; normalde sanki yabancı dilde bir metni okuyor gibi sürekli sözlüğe bakma ihtiyacı hissettiğiniz bir Risale veya Pırlanta sayfasında, zamanla daha da az kelimeye bakmakla yetinecek; gözünüzde dağ gibi büyütüp “Anlayamıyoruz ki!” diyerek kendinize işkence haline getirdiğiniz bir işten zevk alır duruma geleceksiniz inşallah.

İlk Kurâ’n öğrenmeye başladığımız günleri hatırlayalım. Arapçada harfler ve harekeler var. Harekeler harf değil normalde.. Ama Arapça bir kelimeyi Türkçe yazacak olsak o harekelerin karşılığını da yazarız. Yani üstün, ötre ve esre için A-e, u-ü, ı-i seslerini.. Bu şu demektir: Türkçe olarak yazılmış Arapça kelimelerdeki bu harfler %90 harekedir ve kelimenin asıl harflerinden biri değildir. Yani asıl harfleri bulmak istiyorsak sesli harfleri çıkartıp, kalanlar üzerinde düşünmeliyiz. Peki asıl harfleri bulup ne yapacağız? Arapçada aynı kökten gelen bütün kelimelerde bu asıl harfler olmak zorunda.. yani bunlardan birinin anlamını bilmek, büyük oranında diğerlerini de bilmeyi sağlayacak. (Tabii ki kelime yapılarını bilmenin de bunda payı var; yeri geldiğinde bahsedilecek.)

Şimdi bir misâlle konuya girebiliriz:

Meselâ: Arapça “أَذْكَارْ” kelimesini Türkçe harflerle “ezkâr” şeklinde ifade ederiz. Bu kelimedeki ünlü harfler olan “e” ile “a” harfleri, harekeleri ifade ettiğinden, kök harflerini yani asıl harfleri bulmak için bu harfleri kaldırıyoruz, geriye kalan “z-k-r” harflerinin asıl kök harfleri olduğunu buluyoruz.

İşte buradan itibaren pratiğe başlıyor ve kendimize soruyoruz:

“Ben bu kelimenin manasını biliyor muyum? Hayır.. Peki bilemez miyim?”

Bakalım: Kelimenin kök harfleri olan “z-k-r” harfleri bana bir şeyler çağrıştırıyor mu? Düşünüyorum ve anlamını bildiğim “zikir” kelimesi aklıma geliyor. O halde zikirle ilgili bir manası olabilir diye tahmin ediyorum. Peki doğru mu? Evet, %100 doğru.. Tamam “ezkâr” zikirle ilgili bir kelime.. iyi ama tam olarak ne? İşte bunu bilebilmek için bazı pratik bilgilere ihtiyaç var. Fakat, bilmediğim bir sürü kelime var ve ben her kelimede bu kadar bilgiyle uğraşırsam bu işin astarı yüzünü geçer; daha zor hale gelir. Böyle yapacağıma yine babadan kalma usûlle her kelimenin anlamını görmek için sözlüğe bakarım daha kestirme...

Hayır! Tam aksine... düşündüğünüz şekilde olursa her kelimeye sözlüğe bakmak lazım ve hem de anlamını tam ezberleyene kadar sözlüğe her defasında yeniden bakmak lazım. Fakat sözünü ettiğimiz pratik bilgiler sayesinde; yeni karşılaştığınız bir kelimede küçük bir dikkat, basit bir fikir jimnastiğiyle, aynı kökten gelen bildiğiniz bir başka kelimeyle yakınlıklar kuracak ve anlamı büyük oranda doğru bir şekilde tahmin edebileceksiniz. Bu metodu kullandıkça bilmiyorum zannettiğiniz pek çok kelimeyi bildiğinizi görecek; daha hızlı ve daha iyi anlayacak, anladıkça kelime hazinenizi zenginleştireceksiniz. Hatta daha da ötesi, belli oranda Arapça biliyor olacak; Arapça öğrenmeye karar verirseniz geniş bir kelime hazinesine sahip olarak başlayacaksınız.

Bu misâli çoğaltmak mümkün. Meselâ aşağıdaki tabloda bilinmeyen bazı kelimeler ve karşısında onların çağrıştırdığı (aynı kökten gelen) başka kelimeler verilmiştir. Böylelikle bilinmeyen kelimenin, bildiğiniz bir kelimeyle en azından yakın veya ilgili bir anlamı olduğu anlaşılabiliyor.


 

Bilinmeyenler

Bilinenler

icbâr

mecbur

idhâl

dahil

teşkîl

şekil

muhârebe

harp

kâleme

kelâm

intikâl

nakil

iktidâr

kudret

tekebbür

kibir

teşekkül

şekil

tecâhül

cahil

tekâmül

kemmel

temâyül

meyil

istihkâr

hakaret

Bilinmeyenler

Bilinenler

istimdâd

medet

rettib

tertip

nekkid

tenkit

sekkin

teskin

muhârip

harp

muhâbir

haber

muhâtap

hitap

ftehirâne

iftihar

müttefik

ittifak

müstehzî

istihzâ

istimdât

medet

istintâc

netice

istihsâl

mahsul

 

Tabloda, yakın anlamdaki kelimenin tahmini her zaman çok kolay olmayabilir tabii ki. Fakat en fazla kullanılan kelime yapıları hakkında birazcık bilgi sahibi oldukça bunun daha da kolaylaştığı görülecektir.

Bu çalışmada hareket noktamız, Türkçe harflerle yazılmış metinler olacaktır. Bir miktar Farsçadan ve ağırlıklı olarak da Arapçadan alınmış kelimelerin yoğunca yer aldığı Türkçe metinler... Dolayısıyla bu çalışma Türkçe metinler üzerinden yapılacak, Arapça yazılışlara sadece ihtiyaç oldukça yer verilecektir.

Türkçe bir metinde Arapça ve Farsçadan geçmiş kelimelerin genel yapısına göz atmakla başlayalım:

Bu kelimeler ya isim ya fiil ya da bunlardan türetilmiş yeni kelimelerdir. Bunların anlamını bilmek 2 yolla olabilir: Ya doğrudan sözlük yardımıyla.. veyahut da aynı kökten gelmiş ve anlamı bilinen bir başka kelimeyle karşılaştırmak suretiyle... Yukarıda da bahsedildiği gibi “doğrudan sözlük yardımıyla anlam öğrenme” metodu, bu çalışmanın çerçevesine girmiyor. O halde 2. şık üzerinde durmamız gerekiyor. Yani “aynı kökten gelmiş ve anlamı bilinen bir başka kelimeyle karşılaştırmak.”

Şu durumda, yeni karşılaştığımız bir kelimenin %90 ihtimalle Arapçadan, %10 ihtimalle de Farsçadan geçmiş olduğu ihtimaliyle işe başlayabiliriz. Bundan sonraki adım; “kelimenin kök harflerini tahmin edebilmek” ki bu, çok önemli bir husus. Çünkü bu kökten gelen hemen bütün kelimelerde aynı harfler yer almakta. Yani sadece kök harflerini doğru tespit etmekle, aynı kökten gelen pek çok kelimenin anlamı hakkında en az %50 doğru tahminde bulunabileceksiniz. Peki kalan kısmı? Yani daha doğru bilgiye nasıl ulaşabiliriz? İşte bu da büyük ölçüde şuna bağlı: “Kelimenin yapısını bilmek.” Buraya kadarki işlemler uzmanlık istemiyor. Ve bütün bu uzmanlık istemeyen kısımlar işin %80-90’ını oluşturduğundan, uzmanlık isteyen kısmın ise %20’yi geçmeyeceğinden emin olabilirsiniz.

İşte şimdi, uzmanlık gerektirmeyen ve bize en az %80 çözüm getirecek olan pratik bilgilere başlayabiliriz:

Çoğul ( Arapça’da Türkçeden farklı olarak; tekil ve çoğul arasında “tesniye” vardır ki “iki” adet olan şeyleri ifade eder. “Tarafeyn=İki taraf” gibi. Fakat bunun Türkçe metinlerde kullanımı yok denecek kadar azdır.)

Karşılaştığımız kelimenin çoğul olduğunu 2 şekilde anlayabiliriz:

1-Sonu –ât ile bitiyorsa: (Arapça’da –ûn, –în, Farsça’da –ân ekleri de çoğul yapmakta kullanılıyor. Ancak Türkçe’de bunların kullanımı yok denecek kadar az. Siyasiyyûn, hâzırûn, mukarrabîn, dâllîn, muallimîn, müslimân.) Bu eki atıldığında geriye tekil bir kelime kalıyorsa, %99 bu kelime onun çoğuludur: İhtiyâcât, mevcudât, zulümât, temsilât, mucizât, vukûât...

Sadece bu kadarcık bir bilgiyle, bilmiyorum zannettiğiniz pek çok kelimenin, aslında bildiğiniz bir kelimenin çoğulu olduğunu fark edeceksiniz.

2-Arapçada bir kurala göre yapılan çoğul kalıplardan birine uyuyorsa.

Arapçada oldukça fazla çoğul kalıbı vardır. Bunların belli başlıları, bazı misâlleriyle birlikte aşağıda tablo halinde verilmiştir. Ancak bu kalıpların doğru bir şekilde ezberlenmesi ve pratikte kullanılması oldukça zordur. Bu zorluğa girmek yerine, işin çok kolay tarafını kullanalım. Tabloda da dikkatten kaçmayan bu önemli nokta şudur: Kelimelerin tekil ve çoğul hallerindeki sessiz harfler çok azı hariç aynıdır. Değişen sadece sıralama ve araya giren sesli harflerdir. Zaten çok kullanılan kalıplara biraz dikkat edildiği takdirde, zamanla o kalıptaki bir kelimenin çoğul olduğuna kesin bir şekilde hükmedilmeye başlanacaktır.

Burada bizim yapacağımız; çoğul olduğunu tahmin ettiğimiz bir kelimenin sessiz harflerinden hareketle, aynı sessiz harflerin yer aldığı tekil halini bulabilmek.

Vezin

Çoğul

Tekil

Ef’âl (أَفْعَالْ)

ahkâm

hükm

 

ezvâk

zevk

 

esbâb

sebeb

 

evhâm

vehim

 

aksâm

kısım

 

ecdâd

cedd

 

ağyâr

gayr

Fuûl (فُعُولْ)

ulûm

ilm

 

fünûn

fenn

 

kubûr

kabir

 

mülûk

melik

 

nüfûs

nefs

 

usûl

asl

 

ukûl

akl

 

umûr

emr

Fualâ (فُعَلاَء)

fukarâ

fakir

 

cühelâ

cahil

 

hükemâ

hâkim

 

vüzerâ

vezir

 

gurebâ

garib

 

ulemâ

âlim

 

ukâlâ

âkıl

 

ruesâ

reîs

 

ümerâ

emîr

Ef’ile (أَفْعِلَة)

emsile

misâl

 

Es’ile

sl

 

emkine

mekan

 

ezmine

zaman

 

esliha

silah

 

elbise

libas

Ef’ilâ (أَفْعِلاَء)

enbiyâ

ne

 

evliyâ

ve

 

eşkiyâ

şa

 

ağniyâ

ğa

Mefâil (مَفَاعِلْ)

mesâcid

mescid

 

makâsıd

maksad

 

memâlik

memleket

 

mesâkin

mesken

Feâil (فَعَائِلْ)

hakâik

hakikat

 

resâil

risale

 

fezail

fazilet

 

akâid

akîde

Fuul (فُعُلْ)

kütüb

kitab

 

rusül

resul

 

turuk

tarik

 

sübül

sebîl

Fual (فُعَلْ)

ümem

ümmet

 

cümel

cümle

Fu’’âl (فُعَّالْ)

tüccâr

tacir

 

tullâb

tâlib

 

füccâr

fâcir

 

hukkâm

hâkim

Fiâl (فِعَالْ)

ricâl

racül

 

cibâl

cebel

Fial (فِعَلْ)

niam

nimet

 

fiten

fitne

 

ilel

illet

Feale (فَعَلَة)

kefere

kâfir

 

aceze

âciz

 

amele

âmil

Ef’ul (أَفْعُلْ)

enfüs

nefs

 

encüm

necm

Efâ’il (أَفَاعِلْ)

ekâbir

ekber

 

esâfil

esfel

Efâîl (أَفَاعِيلْ)

esâtîr

üsture

Fevâil (فَوَاعِلْ)

kavâid

kâide

 

alim

âlem

 

cevânib

cânib

 

şevâhid

şâhid

Tefâîl (تَفَاعِيلْ)

tesâvîr

tasvir

 

temâsîl

timsâl

 

tesâbîh

tesbîh

 

tevârîh

tarih

Fi’lân (فِعْلاَنْ)

sıbyân

sabî

 

ihvân

ahî

 

 

 

 

 

 

 

 

Masdar (fiil isimler)

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

Arapça fiiller Türkçede fiil olarak kullanılmazlar. Onun yerine masdar halleri Türkçe’de genelde isim olarak kullanılırlar. Bu yüzden Arapça fiil çekimleri bu çalışmanın dışında kalmaktadır. Burada sadece değişik fiil yapılarının mastar kalıpları üzerinde durulacaktır.

En kolay anlaşılacak masdar, bir kelimenin sonuna –iye/–iyet getirilerek yapılan “yapma masdar”dır. Sonunda bu eklerin olduğu bir kelime genelde mastardır: Cahil-cahiliye, Mesul-mesuliyet, Bedevi-bedeviyet, Sâfi-sâfiyet.

Bunun dışındaki masdarlar, değişik fiil yapılarının bir kurala bağlı mastarlarıdır. Bunlar hakkında fikir edinmek için şu temel bilgilere ihtiyaç bulunmaktadır:

Arapça kelimelerdeki kök harflerine aslî harf denir. Arapça kelime kökleri üç, dört veya beş aslî harf ihtiva ederler. Dörtlü ve beşli kökler çok azdır. Köklerin tamamına yakını üçlüdür. Fiilin herhangi bir harf ilave edilmemiş hâline “mücerred (ilâvesiz) fiil” denir. Arapçada pek çok kelime bu köklerden türetilerek elde edilir. Yeni kelimeler türetilirken, kelimenin kalıbına ve kurala göre bazı yeni harfler eklenir ki bunlara zâit (ilâve) harfler denir. Bunlar eklenmek suretiyle elde edilen yeni kalıptaki fiillere “mezîd (ilâveli) fiil” adı verilir.

Mücerred (ilâvesiz) fiil masdarları

Feâlet (فَعَالَة)

selâmet

nedâmet

nezâfet

letâfet

sadâkat

sarâhat

melâhet

şecâat

denâet

Fiâlet (فِعَالَة)

şikâyet

rivâyet

kırâat

zirâat

hilâfet

ticâret

imâmet

riyâset

Fuûlet (فُعُولَة)

suhûlet

suûbet

hükûmet

husûmet

Fuûl (فُعُولْ)

huzûr

hücûm

hurûc

usûl

tulû

vücûd

Fa’l (فَعْلْ)

emr

kesb

katl

fehm

zann

Fealân (فَعَلاَنْ)

cereyân

heyecân

cevelân

feyezân

halecân

Fi’l (فِعْلْ)

ilm

fikr

hiss

Fu’l (فُعْلْ)

hükm

şükr

zulm

Faal (فَعَلْ)

talep

ferah

kerem

zarar

gazap

Mef’alet (مَفْعَلَة)

merhamet

maslahat

mes’ele

Mef’ilet (مَفْعِلَة)

ma’rifet

mev’ize

Fial (فِعَلْ)

sıgar

kiber

sikal

Fa’let (فَعْلَة)

rahmet

nedret

kesret

Fi’let (فِعْلَة)

hidmet (hizmet)

ni’met

iffet

Fu’let (فُعْلَة)

kudret

sür’at

hürmet

Faâl (فَعَالْ)

kemâl

karâr

Fiâl (فِعَالْ)

firâr

visâl

ikâb

Fuâl (فُعَالْ)

suâl

türâb

Fa’lûlet (فَعْلُولَة)

gaybûbet

beytûtet

şeyhûhat

Fi’lân (فِعْلاَنْ)

fıkdân

irfân

nisyân

Fu’lân (فُعْلاَنْ)

şükrân

küfrân

hüsrân

Faîl (فَعِيلْ)

enîn

yemîn

Faûl (فَعُولْ)

kabûl

Tef’âl (تَفْعَالْ)

tekrâr

ta’dâd

Mef’il (مَفْعِلْ)

mantık

mevlid

mevhib

 

Tabloda kelimenin aslî kök harfleri renkli ve kalın yapılmıştır. Bilmiyor dahi olsak bu KÖK HARFLERİNİ BULMAK bakın ne kadar kolay:

Kelimenin en sonundan sırayla 3 sessiz harfi (aradaki çiftler tek sayılır) tespit ediyoruz; işte bu kadar. Bunların baştan 1.’si kelimenin ilk kök harfini, 2.’si 2., 3.’sü de 3. kök harfini gösterir.

Bu kurala uymayan sadece şudur: Bazı masdarların sonundaki –ât, –et, –ân ekleri kalıp gereği zâit harf olduklarından, onlar sayılmadan geçilmesi lazım. Bir de Arapça kelime kökünde aslî harflerden olan “ع=Ayn” ve “أ=Elif” harflerinin cezimli hâlleri Türkçede yazılırken genelde ( = apostrof) ile ifade edildiğinden onlar da aslî harflerden sayılmalıdır.

Yanıltacak husus: Ayrıca “ع=Ayn” ve “أ=Elif” harfleri “a, e, u, ü” harfleriyle ifade edilebildiğinden aslî harf karşılığı kullanılan bu harfler hareke zannedilip hesaptan ayrı tutulursa hesap yanlış çıkar. Ama kelimenin aslını tam olarak bilmek uzman işi olduğuna göre, yapacak bir şey yok tabii ki.

Mezîd (ilâveli) fiil masdarları

Bu mastarlar üçlü köklerden bir kurala bağlı olarak türetilmiş mastarlardır. En yaygın sekiz kalıbı vardır.

Bunlar: 

 

İf’âl (إِفْعَالْ)

Tef’îl (تَفْعِيلْ)

Müfâale (مُفَاعَلَة)

İnfiâl (اِنْفِعَالْ)

Masdar

İcbâr

İdrâk

İdhâl

Teşkîl

Tahsîn

Te’dîb

Muhârebe

kâleme

nâkaşa

İnkılâb

İnşirâh

İntihâr

 

 

İftiâl (اِفْتِعَالْ)

Tefe’’ul (تَفَعُّلْ)

Tefâul (تَفَاعُلْ)

İstif’âl (اِسْتِفْعَالْ)

Masdar

İntikâl

İktidâr

İftihâr

Tekebbür

Tahakkuk

Teşekkül

Tecâhül

Tekâmül

Temâyül

İstihkâr

İstiklâl

İstimdâd

 

Tabloda ilk bakışta dahi gözden kaçmayan bir husus şudur: Aynı kalıptaki bütün kelimelerin harf sayıları eşittir. Aslî kök harflerinin sıralaması da birbiriyle tamamen aynıdır.

Kök harflerini bulma konusunda yukarıda verilen ölçü burada da aynen geçerlidir. Burada kurala uymayan sadece şu vardır: İftiâl (اِفْتِعَالْ) kalıbında sondan 3. sessiz harf olan “t” harfi, kalıp gereği yer alan bir zâit harf olduğundan, aslî harf o değil, onun solundakidir.

İf’âl (إِفْعَالْ) kalıbı

 

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

İcbâr

Mecbur etmek

Mecburiyet

İdhâl

Dahil etmek

Duhûl, dehâlet

İhrâc

Harice çıkarmak

Hurûc, istihrac

İhzâr

Hazır etmek

Huzur

İfhâm

Fehmettirmek

Mefhum

İntâk

Nutuk attırmak

İstintak

İdrâk

Derk etmek

Müdrik, istidrâk

Îmân

Îmân etmek

Mü’min

Îkâz

Îkâz etmek

Teyakkuz

Îcâd

Îcâd etmek (vücud vermek)

Mûcit

İfnâ

Fâ yapmak

Fenâ, fâni, tefânî

İcrâ

İcrâ etmek

Cârî, cereyân

İrzâ

Râzı etmek

Rıza, razı

İrâde

Murâd etmek

Mürid, murad

İcâzet

Cevâz vermek

Câiz, cevaz,

 

Tef’îl (تَفْعِيلْ) kalıbı

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

Teşkîl

Şekillendirmek

Şekil

Ta’lîm

İlimlendirmek (öğretmek)

İlim, âlim, malum,

Te’dîb

Edeplendirmek

Edep

Tasnîf

Sınıflandırmak

Sınıf, musannif

Tahsîn

Hüsünlendirmek

(güzelleştirmek)

Hüsün

Tekbîr

Büyük saymak, büyültmek

Kebîr, ekber, kübrâ

Taîr

Küçük saymak, küçültmek

Sağîr, asğar, suğrâ

Tekmîl

Kemâle erdirmek (sonlandırmak)

Kemâl, kâmil, mükemmel

Takrîb

Yaklaştırmak

Takrîben, karâbet

Tecziye

Cezalandırmak

Ceza

Tesviye

Seviyeyi düzeltmek

Seviye

Tasfiye

Saflaştırmak

Sâfî

 

Müfâale (مُفَاعَلَة) kalıbı

 

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

Muharebe

Harb etmek (savaşmak)

Harp, muharip

kâleme

Kelâm etmek

Kelime, kelâm, tekellüm

kâtebe

Kitâbetleşmek (yazışmak)

Kitap, kitabet, mektep, kütüphane

Mukâtele

Kıtâle girişmek (ölümüne savaşmak)

Katl, kıtâl, kâtil, maktûl

sât

Aynı seviyeye gelme

Seviye, müsavi, tesviye

 

İnfiâl (اِنْفِعَالْ) kalıbı

 

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

İncizâp

Cezbeye kapılmak

Cezbe, câzibe, meczup

İnkısâm

Kısımlara ayrılmak

Kısım, taksîm

İnfitâh

Fetholmak, açılmak

Fetih, fâtih

İnşikâk

Şakkolmak (yarılmak)

Şakk-ı kamer

 

İftiâl (اِفْتِعَالْ) kalıbı

 

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

İntişâr

Neşr olmak (yayılmak)

Neşir, nâşir

İctimâ

Cem’ olmak (toplanmak)

Câmi

İctihâd

Cehd etmek (çabalamak)

Cihâd, müctehid

İktidâr

Kudret sahibi olmak

Kudret, kâdir, muktedir

İftihâr

Fahirlenmek (övünmek)

Fahir, müftehir, tefahhur

İttihâd

Vahdet (birlik) sağlamak

Vâhid, vahdet, tevhid

İttifâk

Vifâk (uyum) sağlamak

Vifak, muvafakat

İbti

Başlamak

Mübtedi

İnti

Bitirmek

Müntehi

İhtiyâc

Muhtaç olmak

Muhtaç

Izrâr

Muztarr (çaresiz) kalmak

Zarar, muztarr

 

Tefe’’ul (تَفَعُّلْ) kalıbı

 

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

Tekebbür

Kibirlenmek

Kibir, mütekebbir

Tahakkuk

Gerçekleşmek

Hak, hakikat, muhakkak

Teşekkül

Şekillenmek

Şekil

Taallüm

İlme ulaşmak (öğrenmek)

İlim, malum, âlim

Tahattur

Hatırlatmak

Hatır

Temennî

Temenni etmek

 

 

Tefâul (تَفَاعُلْ) kalıbı

 

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

Temâyül

Meyletmek

Meyil

Tecâhül

Câhil görünmek

Cahil, cehalet

Tekâmül

Kemâl bulma, olgunlaşma

Kâmil, mükemmel

Tenâsüp

nasip olma

Nasip, münasip, tensip

Telâzum

Biri diğerine lâzım olmak

Lazım, lüzûm, iltizam

Tedâ

De için çalışmak

Devâ

 

İstif’âl (اِسْتِفْعَالْ) kalıbı

 

Masdar

Anlamı

Yakın kelimeler

İstihkâr

Hakir görme

Hakir, hakaret

İstihsâl

Hâsıl etme

Hâsıl, mahsul

İstintâc

Netice çıkarma

Hâsıl, mahsul

İstihrâc

Çıkarımda bulunma

Hâriç, hurûc

İstimdâd

Meded isteme

Medet, imdat

İstihfâf

Hafife alma

Hafif, tahfîf

İstintâk

Nutka zorlama (sorgulama)

Nutuk, nâtık

İstimlâk

Birinin mülkünü satın alma

Mülk, mülkiyet, temlik, müstemleke

İstifâde

Faydalanmak

Fayda, müstefîd

İstibkâ

Besını istemek

Bâki, bekâ

İstîfâ

Affını istemek

Aff, mustafî

 

 

 

İsm-i fâil

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 

Fiilin sahibini belirtmek için kullanılan kalıptır. “Fetih” fiilinin ism-i fâili “Fâtih=fetheden”, “Muharebe” fiilinin ism-i fâili “muharib=harbeden” olur. Ancak unutmayın; her fiilin ism-i fâili olacak diye bir kural yok.

a. Mücerred (ilâvesiz) fiillerde

Bütün üçlü mücerred fiillerin ism-i fâilleri فَاعِلْ=fâil” vezninde olur. 1. kök harfinden sonra bir elif eklenerek yapılır. Türkçedeki yansıması şöyledir:


 

İsm-i fâil

Kök

fâtih

fetih

câhil

cehl

sâlim

selâmet

nâdim

nedâmet

sâdık

sadâkat

tâcir

ticâret

hâzır

huzûr

hâric

hurûc

kâtil

katl

hâkim

hükm

şâkir

şükr

zâlim

zulm

tâlip

talep

sâlih

maslahat

nâdir

nedret

hâdim

hidmet (hizmet)

kâdir

kudret

kâmil

kemâl

vâsıl

visâl

şâkir

şükrân

kâfir

küfrân

sâil

suâl

ârif

irfân

âşık

aşk

sâik

sevk

ârif

ma’rifet

iz

mev’ize

cârî

cereyân

râvî

rivâyet

kâri

kırâat

âlim

 

 

ilm


 

Dörtlü mücerred fiil olan “fa’lele”nin ism-i fâili مُفَعْلِلْ=müfa’lil” vezninde olur. Türkçedeki yansıması şöyledir:

İsm-i fâil

Kök

tercim

terceme

vesvis

vesvese

 

b. Mezîd (ilâveli) fiillerde

Aşağıdaki tabloda her kalıptan bir miktar ism-i fâil gösterilmiştir. Ancak unutmayın; her fiilin her kalıptan ism-i fâili olamaz, bazılarının olsa bile kullanımda yok gibidir. Zaten bizim işimiz de her fiilin her kalıbını bulmak değil, doğru kullanılmış bir kalıptaki kelimenin anlamını bulmak. Dolayısıyla mevdudun üzerinden gideceğimize göre problem yok demektir.

 

İf’âl

(إِفْعَالْ)

Tef’îl

 (تَفْعِيلْ)

Müfâale

 (مُفَاعَلَة)

İnfiâl

 (اِنْفِعَالْ)

İsm-i

fâil

Muhbir

Muhlis

flis

fsid

şrik

Muhsin

cbir

drik

dhil

Muzırr

Mu’cib

Mu’ciz

Mûcid

Mukîm

rîd

şebbih

Muhassin

nakkış

derris 

fettiş

belliğ

eddib

Muhârib

Mutâbık

dâhil

dâfi

 

Münkalib

Münşerih

Müntesib

 

 

İftiâl

(اِفْتِعَالْ)

Tefe’’ul

 (تَفَعُّلْ)

Tefâul

 (تَفَاعُلْ)

İstif’âl

(اِسْتِفْعَالْ)

İsm-i

fâil

ntakil

Muktedir

ftehir

Muktebis

Muteriz

Mutedil

 

 

 

 

 

 

 

İsm-i mef’ûl

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 

Fiilden etkileneni belirtmek için kullanılan kalıptır. “Cehl” fiilinin ism-i mef’ûlü “mechûl=bilinmeyen”, “tescil” fiilinin ism-i mef’ûlü “müseccel=tescil edilmiş” gibi. Ancak unutmayın; her fiilin ism-i mef’ûlü olacak diye bir kural yok.

a. Mücerred (ilâvesiz) fiillerde

Bütün üçlü mücerred fiillerin ism-i mef’ûlleri مَفْعُولْ=mef’ûl” vezninde olur. 1. kök harfinin başına  “mim”, son harfinden evvel de “vav” ilâvesiyle yapılır. Türkçedeki yansıması şöyledir:


 

İsm-i fâil

Kök

mechûl

cehl

ma’lûm

ilm

mahdûd

hadd

masdûk

sadâkat

maktûl

katl

mahkûm

hükm

meşkûr

şükr

mazlûm

zulm

matlûp

talep

meşkûr

şükrân

mes’ûl

suâl

me'mûr

emr

me'zûn

izn

ma’rûf

irfân

ma’dûd

add

ma’şûk

aşk


Dörtlü mücerred fiil olan “fa’lele”nin ism-i mef’ûlü
مُفَعْلَلْ=müfa’lel” vezninde olur. Türkçedeki yansıması şöyledir:

İsm-i mef’ûl

Kök

cevher

cevhere

debdeb

debdebe

mutantan

tantana

 

b. Mezîd (ilâveli) fiillerde

 

 

İf’âl (إِفْعَالْ)

Tef’îl (تَفْعِيلْ)

Müfâale (مُفَاعَلَة)

İnfiâl (اِنْفِعَالْ)

İsm-i mef’ûl

cber

sbet

sned

dhal

Muhkem

hmel

nker

Murâd

nakkaş

cessem

şekkel

eddeb

Muhâtab

?

  

 

İftiâl (اِفْتِعَالْ)

Tefe’’ul

 (تَفَعُّلْ)

Tefâul (تَفَاعُلْ)

İstif’âl (اِسْتِفْعَالْ)

İsm-i mef’ûl

Muktebes

kteseb

Mutemed

Mütehayyer

Mütehayyel

?

Müstahkar

Müstahdem

Müstehakk

Müstemedd

Müstefâd

 

 

 

İsm-i mekan

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 

Bir fiilin işlendiği yeri gösteren isimlerdir. مَفْعَلْ=mef’al” veya مَفْعِلْ=mef’il” vezninde olur. Türkçedeki yansıması şöyledir:


 

İsm-i mekân

Kök

mekteb

kitâbet

meslek

sülûk

medrese

ders

mahkeme

hukm

menzil

nüzûl

mescid

secde

meclis

cülûs

 

 

İsm-i mensûb

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 

İsm-i mensûb, bir şeye mensup olmayı veya ilgili bulunmayı ifade eder. Arapça ismin sonuna şeddeli bir “يّ=yâ” eklemek suretiyle elde edilir. Türkçede metinde ise, kelimenin sonuna –î eklenmiştir (sonda sesli bir harf var idiyse o kaldırılır).


 

İsm-i mekân

Mânâsı

Mekkî

Mekkeli

Nursî

Nurs’lu

Şemsî

Şems’le ilgili

Kamerî

Kamer’le ilgili

Rahmânî

Rahmân’a ait

Manevî

Manaya ait olan

Mecazî

Mecaza ait olan

 

 

Mübalağa sigası

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 

Bunlar mübalağa (yalan değil pekiştirme) ifade ederler. Meselâ “Râzık” sadece “rızık veren” iken “Rezzâk” kelimesi, “bol ve sınırsız verme” gibi anlamları da katar. Başlıca vezinleri:

 

Fa’âl (فَعَّالْ)

Rezzâk

Vehhâb

Cerrâh

Hammâl

Sehhâr

Dessâs

Fe’âle (فَعَّالَة)

Allâme

Fehhâme

Faîl (فَعِيلْ)

Alîm

Rahîm

Kerîm

Fa’ûl (فَعُولْ)

Sabûr

Sadûk

Şekûr

Fi’’îl (فِعِّيلْ)

Sıddîk

Fuâl (فُعَالْ)

Şücâ

Mif’îl (مِفْعِيلْ)

Miskîn

 

 

 

İsm-i tafdîl

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 

 “أفْعَلْ=ef’al” vezninde olur.

Ef’al (أَفْعَلْ)

Echel (en/daha cahil=bilgisiz)

Eslem (en/daha sâlim=selâmetli)

Elzem (en/daha lazım=lüzumlu)

Elyak (en/daha layık=liyâkatli)

Esfel (en/daha süflî=sefîl)

Ekber (en/daha kebîr=büyük)

Ekser (en/daha kesîr=çok)

Aar (en/daha sağîr=küçük)

Esahh (en/daha sahih=sıhhatli)

Ekall (en/daha kalîl=az)

Eşedd (en/daha şedîd=şiddetli)

Evlâ  (en/daha ve=yakın)

A’lâ  (en/daha alî=yüce, iyi)

 

 

 

Kelimenin Sonuna Gelen Farsça Ekler

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 –dân: âlet ismi yapar.

şam-dân (mumluk), çay-dân (çaydanlık), nemek-dân (tuzluk)

sitân, –istân: yer ismi yapar.

         Gül-istân, bahar-istan

zâr: yer ismi yapar.

            Çemen-zâr (çimenlik), gül-zâr (gül bahçesi)

gede: yer ismi yapar.

            Mey-gede (meyhane), ateş-gede (ateş mabedi, ateşlik)

sâr: yer ismi yapar.

            Kuh-sâr (dağlık), çeşme-sâr (çeşmelik)

bân: meslek sahibi ve muhafaza edici isimler yapar.

            Bağ-bân (bahçıvan), nigeh-bân (bekçi), saye-bân (gölgelik, şemsiye)

mend: sıfat yapar.

            Hıred-mend (akıllı), hüner-mend (hünerli)

vend: sıfat yapar.

            Hudâ-vend (sahip, malik, efendi)

vâr, –ver: sıfat yapar.

            Ümid-vâr (ümitli), nam-ver (namlı)

yâr: sıfat yapar.

            Baht-yâr (talihli), huş-yâr (akıllı, uyanık)

veş: benzerlik ekidir.

            Meh-veş (ay gibi), saye-veş (gölge gibi)

âsâ, –: benzerlik ekidir.

            Dev-âsâ (dev gibi), humayun-sâ (şâhâne)

fâm: renk ekidir.

            Siyeh-fâm (siyah renkli), gül-fâm (gül renkli)

kâr, –gâr, –ger: meslek sahibi ve meslek kılıcı isimleri yapar.

            Günah-kâr (ziyan-kâr), sitem-gâr (sitem edici)

âne: sıfat ve zarf yapar.

            Dost-âne, peder-âne, âciz-âne

 

 

Olumsuzluk ekleri

Yazar: Sorularla Risale, 28-2-2007

 

  • Osmanlıca’da olumsuzluk ekleri “lâ” “nâ” “bî” ekleridir. Bu ekler kelimenin önüne gelir.

Lâ-yemût, Nâ-mütenâhî, Bî-çâre

  • Bazen iki ek üst üste gelebilir. Bu durumda olumsuzluğun derecesi artırılmış olur.

Bilâ-istisna = hiç istisnasız

Bilâ-tereddüd = hiç tereddüdsüz

  • Olumsuzluk eki olan “bî” ile karıştırılmaması gereken ve ve kısa telaffuz edilen “bi” ön eki ise, “birlikte” anlamındadır.

Bit-tabî, Biz-zat, Bil-fiil, Biz-zarure

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Sorular ve cevaplar kodu namaz vakitleri

[DİNİ KODLAR] SİTENİZE NAMAZ VAKTİ kupraslıyız

 

SAAT

Şifrenizi girin
Kullanıcı:
Parola:


Web'te Türkçe

 
K

mario oyunları
=0
  MEMURLAR HABERLERİ
TAKVİM
  VATANDAŞLIK KİMLİK SORGULAMA
kimlik sorgulama

---------------

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy



---------------

Bugün 56624 ziyaretçikişi burdaydı!
sayaç
47911.tr.gg html kod siteleri

Klip Kodları-1Klip Kodları-2Klip Kodları-3Türk Mutfağı KoduYemek Tarifleri Kodu Yemek Tarifleri Kodu-2Peygamberler Tarihi-1Peygamberler Tarihi-2Ders izle Kodları-1Ders Kodları-2Burç Kodları-1Burç Kodları-2Padişahlar KoduSağlık KodlarıCanlı Tv KodlarıSitenize Tv KodlarıNostalji Tv KodlarıPlazma Tv KodlarıOnline Radyo KoduRüya Tabirleri KoduK.Sunal Resim KoduPara KodlarıBilgisayar Dersleri KoduKutsal Emanetler KoduHaber Arşivi KoduSondakika Haber KoduNamaz Vakitleri Koduİl il İmsakiye KoduWebmaster KodlarıTrt Kanalları KoduGünlük Gazeteler KoduKur'an Dersleri Koduİl İl Türkiye KoduResimli Şiir KodlarıŞiir Dinle KoduŞiir Dinle Kodu-2Kur'an Dersleri Koduİl İl Türkiye KoduOnline Oyun KoduE-Devlet KoduTv'de Bugün KoduGazete Oku KoduAtatürk Resim KodlarıGünlük Burç KoduLink Arşiv Kodları
WEBMASTER KODLARI========----==============--======[sitene ekle]
html kod şifreleri
WEBMASTER KODLARI-------------------------------------------------------------------sitene ekle
Klip Kodları-1
Klip Kodları-2
Klip Kodları-3
Türk Mutfağı Kodu
Yemek Tarifleri Kodu
Yemek Tarifleri Kodu-2
Peygamberler Tarihi-1
Peygamberler Tarihi-2
Ders izle Kodları-1
Ders Kodları-2
Burç Kodları-1
Burç Kodları-2
Padişahlar Kodu
Sağlık Kodları
Canlı Tv Kodları
Sitenize Tv Kodları
Nostalji Tv Kodları
Plazma Tv Kodları
Online Radyo Kodu
Rüya Tabirleri Kodu
K.Sunal Resim Kodu
Para Kodları
Bilgisayar Dersleri Kodu
Kutsal Emanetler Kodu
Haber Arşivi Kodu
Sondakika Haber Kodu
Namaz Vakitleri Kodu
İl il İmsakiye Kodu
Webmaster Kodları
Trt Kanalları Kodu
Günlük Gazeteler Kodu
Kur'an Dersleri Kodu
İl İl Türkiye Kodu
Resimli Şiir Kodları
Şiir Dinle Kodu
Şiir Dinle Kodu-2
Kur'an Dersleri Kodu
İl İl Türkiye Kodu
Online Oyun Kodu
E-Devlet Kodu
Tv'de Bugün Kodu
Gazete Oku Kodu
Atatürk Resim Kodları
Günlük Burç Kodu
Link Arşiv Kodları








GEZ VE BUL

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol